ağıtın kendisi, nalin ateş
- afekee
- 14 Ağu
- 1 dakikada okunur
I.
Bir kadın ismi mi senin sesin?
Hayır—
Sen kadının kendisi,
Gözyaşını yutarken çatlayan sesi,
Yalınayak yürüdüğü her taşın altında
Bir ölü çocuğun ismisin.
Ve sen,
kendini önce doğurmak zorunda kalmış gibisin.
Ey terk edilmiş harf,
Ey ağıda dönüşen ses,
Artık bir ad değilsin.
Sen, ağıtın kendisi;
Adı konmamış yastan örülü yürüyüşün.
Hangi dağın kuytusunda unuttular seni?
Hangi annenin göğsünde susturdular?
Hangi rüzgâra karıştın da
Şimdi her iç çekiş
Senin yankınla dolu?
Çocukluğunun eteğine tutunarak
Şehre yürüdün.
Şehrin adı vardı,
Senin yoktu.
Dilini konuşuyordu herkes,
Senin sesin suskundu.
Geldiğinde
Adını unuttular,
Yaşını da.
Bir tek gözlerin kalmıştı yerli,
Onlara da gece çökmüştü çoktan.
II.
Bir gün ismini sordular,
boğazın düğümlendi.
Köyde bir bayırda kalmıştı,
yuvarlandığım bir taşın altında.
Kimliğimi de düşürmüştüm yolda,
bir sokakta yürürken.
Belki biri aldı,
belki bir köşede bir lamba
sadece gölgeme baktı.
kimse
eğilip almadı yerden,
kimse
adını kaybetmiş birini aramaz bu şehirde.
“Sen kimsin?” diyorlar hâlâ.
o soru,
dudaklarımda değil artık.
Dilimin eski karanlığında
ilk ben fısıldamıştım kendime.
Ben,
Bir yerle bir yerin arasında kalan,
bir adla bir suskunluk arasında doğan…
Bırak yazgım bana kalsın.
Taşıdığım yalnızlık
benim değil; dünyanın yükü,
Yazmak sana sığınsın.
Nalin Ateş





Yorumlar